Gaziantep’in geleneksel avlulu evleri, yalnızca mimari yapılarıyla değil, aynı zamanda içinde yaşanan kültür ve sosyal değerlerle de benzersizdir. Bu evlerde hayat, hem aile içi hem de mahalle ilişkilerinde belirli görgü kuralları ve güçlü bir mahalle ahlakı üzerine kuruludur.
1. Avlulu Evlerin Sosyal Merkezi: Avlu
Avlu, evin kalbiydi. Yemekler burada pişer, sohbetler burada yapılır, çocuklar burada oynardı.
Avlunun ortasındaki çeşme veya havuz, hem serinlik hem de sohbetlerin merkeziydi.
Misafir ağırlama, genellikle avluda gerçekleşirdi; samimiyetin ve misafirperverliğin göstergesiydi.
Misafirperverlik en temel kuraldı: Kapıdan gelen kim olursa olsun aç kalmazdı.
Sofra adabı çok önemliydi: Büyükler başlamadan kimse yemeğe başlamazdı.
Komşuya saygı için evin yüksek sesle gürültü yapılmayan özel saatleri vardı.
Kadınlar arasında “gün düzenleme” kültürüyle dayanışma güçlenirdi.
“Komşu hakkı” kavramı ön plandaydı: Ekmek pişerken kokusu komşuya gitmişse, mutlaka bir tabak da komşuya gönderilirdi.
Mahallede çocuklar tüm evlerin sorumluluğundaydı; bir çocuk yaramazlık yaparsa tüm komşular onu uyarabilirdi.
Hasta, yaşlı veya muhtaç bir komşuya destek vermek herkesin görevi sayılırdı.
Mahallede “imece usulü” ile düğün, cenaze veya tamir işlerinde herkes yardıma koşardı.
Modern apartman yaşamıyla bu gelenekler azalmış olsa da, Gaziantep’in bazı mahallelerinde hâlâ avlu kültürü yaşatılıyor.
Günümüzde bu kültür, daha çok mahalle kahvaltıları, kadın dayanışma grupları ve yerel dernekler üzerinden devam ediyor.
Bu görgü kuralları ve ahlak anlayışı, Gaziantep’in “toplumsal sıcaklığını” koruyan en önemli miraslardan biri.
Gaziantep’te avlulu evlerde geçen hayat, sadece mimari değil; misafirperverlik, dayanışma ve görgü kurallarıyla şekillenen bir yaşam biçimiydi. Bu kültür, modern zamanlara rağmen şehir kimliğini beslemeye devam ediyor.
Facebook Yorumları
Disqus Yorumları