90’lı yıllardan itibaren Gaziantep sokaklarında yankılanan kaset sesleri, mahalle aralarındaki küçük dükkânlardan yükselirdi. Bu yazıda, kentin müzik kültürünü taşıyan kasetçiler ve plakçılarla dolu nostaljik bir yolculuğa çıkıyoruz.

Gaziantep’in geçmişine müzikle bakmak, aslında bir neslin duygularını, hatıralarını ve şehirle olan bağlarını yeniden hatırlamak demektir. 1990’lı yıllarda her mahallenin bir kasetçisi vardı. Radyodan duyulan şarkılar, ilk aşkların fon müziği olan arabeskler, türküler, uzun havalar, sanat müziği eserleri… Hepsi o küçük dükkânlardan kasetlere doldurulur, plastik poşetlerde taşınırdı.

Kasetçilerin raflarında Müslüm Gürses, İbrahim Tatlıses, Bergen gibi efsanelerle birlikte Gaziantepli yerel sanatçıların albümleri de yer alırdı. Özellikle şehrin kendi seslerini kaydeden küçük prodüksiyonlar, yerel müziğin yaşamasına katkı sağladı. Dükkan sahibi kasetçiler, sadece müzik satmaz; aynı zamanda iyi birer arşivci, bazen de müzik danışmanı gibiydi.

Plak kültürü ise daha nostaljik bir yerde durur. Gaziantep’te geçmişin izlerini taşıyan az sayıda plakçı, bugün hâlâ ayakta durmaya çalışıyor. Eski taş plaklardan güncel basımlara kadar geniş bir yelpazede müzikseverlere hitap eden bu dükkânlar, şehrin müzikal hafızasının canlı kalmasını sağlıyor. İçeriye giren biri sadece müzik değil; tarih, duygu ve hatıra satın alıyor aslında.

Günümüzde dijital platformlar her şeyi kolay erişilir kılsa da, o eski mahalle kasetçisinin tok sesiyle tavsiye ettiği bir albüm ya da plakçının rafında bulunan sürpriz bir keşif, hâlâ birçok Antepliyi geçmişe götürüyor. Bu yüzden bu dükkânlar yalnızca ticarethane değil; yaşayan birer müzik arşivi, kültür noktasıdır.

Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları